Enürezis (yatak ıslatma) konulu bir röportaj

22 Kasım 20120

1 – Enürezis nedir, nasıl bir sorundur?

Kızlarda beş, erkeklerde altı yaşını geçmiş olmasına rağmen, bir çocuğun gece uykuda yatağını ıslatması, tıp dilinde “enurezis”, halk dilinde ise “yatak ıslatma” olarak adlandırılan bir problemdir. Yatak ıslatma, insanlık tarihinde kayıtları bulunan en eski sağlık problemlerinden biridir. Bir yatak ıslatan çocuğun tanı ve tedavisinin Amerika B.D.’nde bugün yaklaşık 5000 dolara mal olduğu düşünülürse meselenin ciddiyeti anlaşılır. İlginç olarak, 18-64 yaş arası sağlıklı erişkinlerin %0.5-1’i düzenli olarak yataklarını ıslatırlar. Dolayısıyla enurezis, sınırlı ölçüde de olsa erişkin nüfusu da ilgilendiren bir sağlık problemi, aynı zamanda bir toplumsal problemdir.

2 – Çocuklarda görülme sıklığı nedir?

Yuvarlak bir ifadeyle 5 yaş civarında %20, 10 yaş civarında %5 ve erişkin çağda % 0.5-1 oranında görüldüğü söylenebilir. Mersin Üniversitesi tarafından yapılan bir alan araştırmasında; 5-12 yaş grubunda %19.6 ve 13-19 yaş grubunda %2.4 sıklık oranında enurezis görüldüğü tesbit edilmiştir.

3- Neden erkek çocuklarda daha fazla görülmektedir, bunun nedenine yönelik bir bilgi mevcut mu?

Evet, gece yatak ıslatma, erkek çocuklarda kızlardan 1.5-2 kat fazladır. Bunun kesin nedeni bilinmemekle beraber, tıpkı ergenlik çağına girmede görüldüğü gibi, kızlarda gerek sinir sistemi gerekse kaslardaki olgunlaşmanın biraz daha erken olmasına bağlanabilir.

4 – Enürezise ait altta yatan nedenler nelerdir?

1.Genetik: Anne, baba, her ikisi veya kardeşlerde enurezis olması
    2.Merkezi sinir sisteminde olgunlaşmanın gecikmesi sonucu, uykuda idrar kesesi kasılmalarının baskılanamaması
    3.Uyanma bozukluğu: Uykuda dolu mesanenin algılanıp uyanılmasında güçlük
    4.Normal bireylerde gece boyunca böbreklerden idrar yapımını azaltan bir hormonun (ADH), enüretiklerde yetersiz salgılanıp, uyku sırasındaki idrar üretim miktarının artması
    5.Sınırlı bir kısım olguda ise psikolojik faktörler.

5-  Sorun daha çok psikolojik temelli sanılsa da enürezisin ne kadarını psikolojik faktörler oluşturuyor? Hastaların yüzde kaçında psikolojik etmenler söz konusu?

Bu bir yanlış inanış. Gerçekten de, yatak ıslatmanın temelinde psikolojik faktörlerin yattığı olgular, belki de %10 dan daha az ve daha çok, sonradan başlayan enureziste bu durum geçerli.
Ancak, bu konuda bir yumurta-tavuk ikilemi de yok değil. Bizim inancımıza göre, enurezis hastalarının çoğunda, psikolojik faktörler, bir sebepten çok sonuç durumundadır.
Bizim yaptığımız bir bilimsel araştırmada, Suadiye gibi sosyoekonomik olarak iyi gelişmiş bir bölgede yaşayan enurezisli çocukların ebeveynleri, hastalığın büyük oranda psikolojik sebeplere bağlı olduğunu düşünmektedir ki, bu da ilginç bir tespittir.

6 – Enürezise yol açan fizyolojik – organik nedenler nelerdir?
Bunların sorunun oluşumundaki oranı nedir?

Fonksiyonel sebepleri tekrar sayalım. Genel olarak yatak ıslatan çocuklarda %70 oranında bir genetik (irsi) yatkınlık söz konusudur. Beraberinde ise; ADH hormonunun (beyinden salgılanan bir madde) görece eksikliği nedeniyle böbreklerin gece boyunca çok idrar üretmesi, uyanma bozukluğu, uyku sırasında idrar torbası kapasitesinin yetersizliği ve aşırı kasılmalar yapması gibi fonksiyonel sebeplerden biri veya birkaçı bulunabilir. Yatak ıslatmaların % 90’dan fazlasında bu nedenler etkindir.

7 – Bu çocuklarda altta yatan başka ne gibi nedenler olabilir?

Yatak ıslatmanın nadir görülen diğer sebepleri arasında ; kronik bademcik iltihabı veya geniz etine bağlı üst solunum yolu tıkanıklığı, allerji, parazitler, kronik kabızlık ve idrar yolu iltihapları sayılabilir.

8 – Hangi çocuklarda daha sık görülüyor? Bu çocukların ortak noktaları nelerdir (mesela bu çocukların uykusunun ağır olduğu gibi…)

Hemen bütün yatak ıslatan çocukların ebeveynleri, çocuklarının çok derin uyuduğunu, hatta yanında top patlasa uyanmayacağını ifade ederler. Gerçekten de yapılan bilimsel çalışmalar bu bilgiyi desteklemiştir.
Ayrıca, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar ile, horlayan çocuklarda enurezis daha sık görülür.

9 – Yaşam tarzı, sosyo ekonomik durum vs gibi çevresel etmenlerin rolü var mı?

Evet var. Sosyokültürel seviyesi düşük topluluklarda, çok çocuklu ailelerde, düşük gelir gruplarında enurezis daha sık görülür.
Ayrıca, çocukların gün boyu okulda az sıvı alıp çok terleyerek su kaybetmelerinden sonra, akşama doğru eve gelince içtikleri sıvı miktarını kısa sürede artırmaları ve özellikle akşam saatlerinde çok sıvı almaları birçok yatak ıslatma olayının temel faktörüdür. Sadece buna yönelik bir yaşam tarzı değişikliği bile birçok çocukta enurezisi önleyebilir.

10 – Genetik yatkınlık bu çocuklar için bir risk faktörü. Peki genetik geçiş anne – babadan başka büyükanne büyükbaba gibi bir önceki nesilden söz konusu olur mu?

Enurezisin kalıtımsal faktörlerden etkilendiği uzun yıllardan beri bilinmektedir. Bu alanda yapılmış ikiz kardeş çalışmaları ve birçok soy araştırması mevcuttur. Bunlardan edinilen bilgilere göre; ana-babadan her ikisi enüretik olduğunda çocuklarda %77, yalnız biri enüretik olduğunda %44, hiçbirinde yatak ıslatma öyküsü olmadığında ise %15 oranında enürezis ihtimali bulunmaktadır.
Birçok genetik geçişli hastalıkta olduğu gibi, yatak ıslatma da dede, büyükanne, amca, dayı, teyze, kardeşler gibi değişik yakınlıktaki akrabalardan geçebilir.

11- Enürezisin yol açtığı psikososyal sorunlar neler? Hem çocuğun hem de ailenin yaşadığı sıkıntılar neler? (Gece yatısına kalamama, otele – tatile gidememe gibi)

Enurezis zamanında tedavi edilmeyip, çocuğun bu olayı dert etmeye başlamasından sonraya bırakılırsa, özgüven kaybı, benlik saygısında azalma, içine kapanma, sosyal izolasyon, başarıda düşüş, depresif eğilimler, suçluluk duygusu gibi oldukça ciddi psikososyal sorunlar ortaya çıkabilir.
Çocuk, birçok akranının yaptığı gibi arkadaşlarında kalmak, kampa veya okul gezisine gitmek, akrabalarda yatmak ister ama korkusundan ve utancından bunları yapamaz. Giderek yatak ıslatma bir fobiye dönüşebilir.

12 – Enürezise eşlik eden diğer sorunlar – hastalıklar nelerdir? (Kabızlık vs gibi)

Kabızlık, birçok okul çağı çocuğunda, özellikle kızlarda sık görülür. Ancak, kabızlıkla yatak ıslatmanın veya gündüz önünü ıslatmanın birlikteliği daha sıktır. Birçok enurezis olgusu, sadece kabızlığı düzeltilerek bile tedavi edilebilir.
Yatak ıslatan çocukların bir kısmında gündüz fark etmeden veya engel olamayarak önünü/çamaşırını ıslatma da söz konusudur. Bu çocuklarda durum daha ciddidir ve öncelikle ele alınmalıdır.

13 – Bu çocukları aynı zamanda uyku sorunu olan çocuklar olarak mı değerlendirmeli?

Gece uyurken idrar torbaları dolan ve yatağa kaçırmak üzere olan çocuklar, eğer uyanabilirse yatağı ıslatmaz ve tuvalete gider. Bir çocuk gece yatağını ıslatıyorsa, şu veya bu oranda bir uyanma güçlüğü/bozukluğu var demektir.
Başka bir ifadeyle, yatak ıslatan çocukların uyanma eşiği akranlarına göre yüksektir.

14 – Bu sorunu yaşayan çocuk öncelikle hangi uzmana götürülmeli? Teşhis ve tedavide nasıl bir yol izlenmeli?

Enurezisli bir çocuk öncelikle üroloji uzmanına götürülmelidir. Yatak ıslatma, çocuk ve aile için bir sorun olmaya başladığında tedavinin zamanı gelmiş demektir. Ancak, bu, beş yaşından daha önce olmamalıdır.
Enurezis tanısını koyup, daha ciddi işeme bozukluklarından ayırdetmek için, konunun uzmanı bir ürolog tarafından:
     a)Ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınıp sorgulama yapılması
    b)İşeme-dışkılama çizelgesi tutulması
    c)Genişletilmiş fiziksel muayene
    d)Tam idrar tahlili yapılması
genellikle yeterlidir.
 Bu basamaklardan sonra, hastalığın “saf gece yatak ıslatma” problemi olduğuna karar verilirse, tedavi aşamasına geçilir. Eğer, üroloji uzmanınca, hadisenin daha kompleks ve etraflı bir problem olduğuna karar verilirse, ileri tanı yöntemlerine başvurularak daha ayrıntılı tetkikler uygulanır.
Enurezis tedavisinde ilk ve en önemli adım, çocuğun tedaviye motive edilmesidir. Bunu sağlamak için de, çocukla sıcak bir ilişki kurmak, ailenin anlayış ve desteğini sağlamak, problemin çözüleceğine dair güven vermek ve çocuktaki suçluluk duygusunu gidermek gereklidir.

15 – Sorun tedavi edilmezse hangi kalıcı sorunlara – hastalıklara yol açar?

Yatak ıslatma zamanında tedavi edilmezse, fiziksel bozukluklardan ziyade psikososyal sorunlara yol açar. Bunların başlıcaları, özgüven kaybı, benlik saygısında azalma, içine kapanma, sosyal izolasyon, başarıda düşüş olup, yaş ilerledikçe daha da belirgin hale gelir. Aile ve iş başarısını da olumsuz etkiler.

16 – Çocuklarda tuvalet eğitimine erken başlanmasının ya da yanlış tuvalet eğitimi verilmesinin bu soruna bir etkisi var mı?

Çok erken ve baskıcı tuvalet eğitiminin yatak ıslatma ve idrar kaçırmada rolü olduğu savunulmaktadır. Özellikle, çocuklara idrar tutmaya alışacağı zannıyla ceza ve baskı uygulamak son derece sakıncalıdır.

17 – Ailelerin en sık yaptığı yanlışlar neler? Anne babalar bu tür bir sorun yaşayan çocuğuna nasıl yaklaşmalı? Nelerden kaçınmalı, neler yapmalı?

Şurası bilinmelidir ki, enurezisi kısa sürede kökünden kazıyacak mucizevi bir tedavi metodu yoktur. İlgi, sabır, anlayış ve tedavi eden doktor ile aile ve çocuk arasındaki kooperasyon başarının püf noktasıdır.
Hiç su içirmemek ve gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak, hastalığı tedavi etmez, sadece yatağın o gecelerde kuru kalmasını sağlar. Bunun yerine ödüllendirme, teşvik,  motivasyon ile çocuğa destek olup, çok zaman kaybetmeden bir üroloji uzmanına götürmek gerekir.
Yatak ıslatma, ceza ile tedavi edilemez. Tam aksine cezalandırma, ters etki yaratabileceği gibi, çocuğun özgüven ve direncini de kırıp psikolojik sorunlara neden olabilir. Buna rağmen, ailelerin seyrek olmayarak cezalandırma uyguladıkları bilinmektedir. Ülkemizde bu alanda yapılmış tek çalışma bildiğim kadarıyla, tarafımıza aittir. Buna göre, ailelerin yatak ıslatan çocuklarına %35 oranında, ağır sayılabilecek cezalar verdiği görülmüştür. Öte yandan, elimizdeki verilere göre, ebeveynin yatak ıslatan çocuklarını cezalandırma oranı Burkina Faso’da %27 (1997), Singapur’da %20 (1997) ve Indiana-A.B.D’de %37 (1992) olarak bildirilmiştir.  

18 – Bu sorunla ilgili doğru bilinen yanlışlar var mı? Varsa neler?

Birçok aile, çocuğun yatağını tembellikten ıslattığına veya psikolojik kökenli olduğuna inanır. Bunlar yanlıştır. Gece, çocukları rastgele saatlerde kaldırıp çişe tutarak hastalığın geçeceği sanılır, bu da yanlıştır. Ayrıca yaygın bir mit de, sünnet, ilk adet görme, askere gitme gibi olaylarla yatak ıslatmanın kesileceği hurafesidir.
Enurezisle ilgili halkımızdaki en yaygın yanlış inanç, tedavinin kısırlık yapacağıdır. Hiçbir tedavi metodunun, uzaktan yakından kısırlıkla ilişkisi yoktur. Bu yanlış inanış, birçok çocuğu tedaviden mahrum bırakmaktadır.

19 – Motivasyon tedavisi nedir? Nasıl uygulanır, tedavideki yeri nedir?

Motivasyon tedavisinde, çocuğa ıslak ve kuru gecelerini takvimde işaretletip kuru geceler için ödüllendirme şeklindeki önlemler paketi uygulanır.
Bundan önce, çocuğun tedaviye motivasyonunu değerlendirmek gereklidir. “Geceleri kuru kalmak ister misin?” sorusu, bu amaçla kullanılabilir.
Gün boyu düzenli sıvı alımı ve işeme alışkanlığının önemi üzerinde durmak da tedavinin ilk ve vazgeçilmez basamaklarındandır.

20- Enürezis sorunu günümüzde artmakta mı yoksa azaltmakta mı?

Bu konuda olumlu veya olumsuz bir görüş bildiren çalışmaya rastlamadım. Ancak uzun yıllar önce yapılan çalışmalarla günümüzdeki araştırmalar, hemen  hemen aynı sıklıkta görüldüğünü bize gösteriyor.

21 – Günümüz tedavi yöntemleriyle sorunun çözümü ne oranda sağlanmaktadır – tedavi başarısı nedir?

Günümüzde yatak ıslatma eskiye göre daha kolay tedavi edilebilmektedir. Bugüne kadar birçok metodun başarısı iddia edilmişse de, bugün için genellikle a)Davranış değiştirme tedavisi  
b)İlaç tedavisi  
c)İkisinin kombinasyonu
seçeneklerinden biri uygulanır.
Davranış değiştirme metodunda, ödüllendirme, motivasyon ve beraberinde “alarm tedavisi” dediğimiz yatak ıslatılırken çalarak çocuğu uyandıran bir zil sistemi kullanılır. Ailenin katılımını ve uzun süren ısrarlı bir tedaviyi gerektirir. Herhangi bir zarar ve yan etkisi yoktur.  İlaç tedavisinde, bu çocuklarda eksik olan bir maddeyi yerine koyma amacıyla verilen haplar veya dilaltı tabletleriyle, idrar torbasının çalışmasını değiştiren bazı ilaçlar ürolog gözetiminde kullanılabilir. Doğru kullanıldığında, ilaçların çok önemli veya tehlikeli bir yan etkisi yoktur. Dilaltı tabletlerinin avantajı hem kullanım kolaylığı, hem de çok hızla etkinin görülmesidir. Özellikle, çocuğun ev dışında yatacağı durumlarda çok ideal bir seçenek olarak öne çıkar. Bu tür ilaçlarla, yatak ıslatan hastaların yaklaşık üçte ikisi başarıyla tedavi edilebilir.
Yeterli süre ve doğru yöntemle tedavi edilirse, yatak ıslatma, her çocukta değişen bir periyoddan sonra yok olacaktır. Tedavi kesilince hemen nüks ile karşılaşılırsa, ya aynı yöntemle ya da metod değiştirerek bir süre daha tedavi uygulanır. Birkaç aya varan bir müddetle, tedavisiz kuru kalma haline ulaşılırsa, artık bir daha tekrarlama ihtimali yok denecek kadar azdır.
Her hastalıkta olduğu gibi, yatak ıslatma probleminde de, “hastalık yok, hasta var” prensibi uygulanıp, kişiye özgü, zamanında ve aktif bir tedavi yaklaşımıyla kuru geceler ve mutlu bireyler sağlamak mümkün olacaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *