Prof.Dr. Ali İhsan TAŞÇI’nın “Cinsel Eğitim” Kitabından alınmıştır.
ERİŞKİN CİNSELLİĞİ ÇOCUKLUKTAN İZLER TAŞIR
Cinselliğin, bedensel ve ruhsal haz yaşantısına dönüşebilmesi için, kişinin sevgi ve saygı gösterebilmesi, kendine gösterilen sevgiyi algılayabilmesi, kendine güvenebilmesi gibi olumlu duyguların kazanılmış olması gerekir. Bunun yanında da cinselliği “kötü”, cinsel organları “pis” gören olumsuz duyguların olmaması gereklidir. Ancak bu sayede kişi, cinsellikte rahat davranabilecek, cinsel uyarıların haz veren yönlerini algılayabilecektir. Cinsellikteki olumlu ve olumsuz duygular ve davranışlarsa çocukken öğrenilen, hissedilen ve yaşanılanların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Cinsel organına dokunduğu için cezalandırılan, cinsel bölgenin tiksinilmesi gereken pis ve kötü olduğunu öğrenen, cinselliğin acı veren olumsuz yönlerini duyarak büyüyen çocukların cinsellikte kendini rahat hissedebilmeleri ve rahat davranabilmeleri zordur.
Erişkinlerin düşüncesizce söyledikleri sözler, fıkralar ve küfürler çocuğun ruh dünyasında çok önemli izler bırakabilmektedir. Erkeklerin, kızgınlık anlarında sarfettikleri cinsel ilişki tehdidi ihtiva eden küfürlerini duyarak büyüyen küçük kız, cinselliği korkutucu ve cezalandırıcı bir olay olarak algılayacak; erkek ise, cinselliği kuvvetin ve başarının sembolü olarak düşünecektir. Bilinç altına yerleşen bu duygular, erişkinlikte farkında olmaksızın sorun oluşturabilecektir.
Erişkin kadınlar cinsel problemlerini ve eşi ile olan sorunlarını kızların yanında rahatça konuşabilmektedirler. Böyle ortamlarda büyüyen kızların cinsel yaşamları, en azından ilk zamanlarda olumsuz yönde etkilenebilmektedir.
Kişilerin bedenleri ile ilgili endişeleri, anormallik duyguları daha çok ergenlik dönemindeki yetersiz eğitim veya yanlış kanaatlerinden kaynaklanmaktadır. Anormallik olabileceği endişesi, duygusal ve cinsel sorunlara yol açabilmektedir.