Prof.Dr. Ali İhsan TAŞÇI’nın “Cinsel Eğitim” Kitabından alınmıştır.
KADINLARIN ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ
KADINLAŞMA
Ergenlikte kızlarda da, erkeklerde olduğu gibi vücut yapı ve fonksiyonlarında önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Kızlarda ergenlik değişiklikleri şunlardır:
· Göğüslerde büyümenin başlaması,
· Cinsel bölgede kıllanma,
· Vücut ölçülerinde hızlı artış,
· Adet görme,
· Koltuk altında kıllanma,
· Kalçaların genişlemesi, göğüslerin olgunlaşması ile kadınsı görünüm.
Göğüslerin Gelişimi
Ergenlik dönemindeki bir çok değişiklikten sorumlu olan kadınlık hormonu (östrojen), göğüslerde büyümenin başlamasına neden olmaktadır. Göğüslerin büyümeye başlaması kalıtsal ve çevresel özelliklere göre büyük farklılık gösterir. Genelde 10-14 yaşları arasında gelişimin başlaması beklenir. Göğüslerin şekli, büyüme hızı, büyüklüğü kalıtsal özellikler ve çocuğun beslenme durumuyla ilgilidir. 3-4 yıl içinde gelişimini tamamlayan göğüsler ergen kızın ilgi odağındadır. Cinselliğin konuşulmadığı, ayıp sayıldığı toplumlarda kızlar göğüslerinin büyümesini başlangıçta saklamak isterler. Bu istekle, kızların geniş giysileri tercih etmeleri, elbiselerin göğüs kısımlarını çekerek bollaştırmaya çalışmaları, bazen öne eğilerek göğüslerini saklama gayretlerine sıkça rastlanır.
Kıllanma
Ergenlik döneminde göğüslerin tomurcuklanmaya başlamasından yaklaşık bir yıl sonra cinsel bölgede kıllanma başlar. Bundan 1-2 yıl sonra koltuk altında da kıllanma ortaya çıkar. Erkeklerden farklı olarak kızlarda kıllanma, belirtilen bölgelerle sınırlıdır ve kıllanan bölgenin kılsız bölgelerle olan sınırları belirgindir.
Kıllanmaya paralel olarak cinsel bölgenin deri renginde koyulaşma oluşur ve deri kıvrımları belirginleşir. Derideki bu değişiklikler bazı ergenleri huzursuz eder, hatta hastalık endişesine bile sebep olabilir.
Bazı kızların bıyık bölgesindeki tüylerde koyulaşma ve kalınlaşma oluşmaktadır. Bu hal aşırı ise ve vücudun diğer kısımlarında da kıllar ortaya çıkıyorsa, hormon bozukluğundan şüphelenilmelidir.
Adet Görme
Ergenlikten sonra, yaklaşık ayda bir kez olan vaginal kanamaya adet görme denilmektedir. Adet ergenliğin kesin işareti sayılmaktadır. Adetin başlaması ortalama 13 yaş civarındadır. Göğüslerin gelişmeye başlamasından yaklaşık iki yıl sonra adeti beklemek daha isabetlidir.
Bazı kültürlerde, kızların ilk adeti sevinçle ve kutlamalarla karşılanır. Çocuğa hediyeler alınır. Bazı kültürlerde de olay son derece gizlidir. Çocuk durumunu annesine bile çekinerek söyler, hatta bazen annesine de söyleyemeden kendi kendine temizlenmeye çalışır. Çocukta ergenlik değişiklikleri başladığında adet konusunda bilgilendirilmesi, kanamanın sebebi, ne yapması gerektiği, petleri kullanması ve kirlenmiş petlerini nasıl, nereye atacağının öğretilmesi birinci derecede annenin görevidir. Ancak eğitilmiş çocuklar vücudunda olan değişikliklerden rahatsız olmayacaklardır.
Kadın Hormonları
Anne karnındaki ceninin kromozomlarına uygun cinsel organlarının gelişmesinde, ergenlikteki değişikliklerin tamamında, cinsel ve üreme fonksiyonlarında östrojen adlı kadınlık hormonu rol oynamaktadır.
Östrojenin salgılanmasında, beyinden salgılanan hormonlar (FSH ve LH) düzenleyici rol oynamaktadır. Bu hormonlar, yumurtalığa etki ederek kadınlık hormonlarını salgılatırlar.
ADET
Ergenlik döneminden menopoza kadar, kadının üreme organlarında peryodik değişiklikler meydana gelmektedir. Yaklaşık bir ay süren peryodlarda, kanama olan günlere, adet kanaması veya kısaca adet denilir. Kadındaki aylık değişimlerin tamamına da kadın peryodu denilmektedir.
Adet kanaması, kanama dönemi belirli aralıklarla olduğu için muntazam anlamında “Regl”, her ay akmak anlamında “Menstruasyon”, kirlenmeye neden olduğu için “Kirlenme”, rahatsızlık oluşturduğu için ‘Hastalanmak” gibi çeşitli kelimelerle ifade edilmektedir.
Eski kültürlerde adet kanaması dönemlerinde kadınlarda bir uğursuzluk olduğu düşünülürmüş. Böyle kadınlar, bereketi azalır diye yemek yapmaz, sofraya oturmaz, tarlada çalışmaz hatta kimseye dokunmazlarmış. Böyle uç noktalarda olmasa da, günümüzde de kanama döneminde kadınların madden ve manen kirli olduklarına dair düşünceler mevcuttur. Oysa kanama, neslin devamı ve üremeye yönelik vücut fonksiyonlarının bir yansıması bağlamında özel bir anlam taşır. Kanamanın oluşturduğu maddi kirlenme ise tabii bir şeydir. Temizleyerek giderilebilir.
Adetin Oluş Mekanizması
Beyinden salgılanan hormonların etkisiyle, yumurtalıktaki sessiz duran yumurta hücrelerinin biri veya birkaçı olgunlaşmaya başlar. Aynı anda yumurtalıktan östrojen adlı hormon salgılanır. Bu hormon, rahim içini döşeyen dokuya (endometrium) etki ederek kalınlaşmasını ve gelişmesini sağlar. Yaklaşık 14 gün sonra, beyinden salgılanan LH adlı hormonun düzeyinin aniden yükselmesi neticesinde, yumurtalıkta gelişen ve olgunlaşmasını tamamlayan yumurta hücresi serbest kalır. Bu olaya yumurtalama (ovulasyon) denilmektedir. Yumurta hücresi tüpler içerisine alınarak, rahim içine doğru ilerletilir. Bu sırada yumurtalıkdan progesteron adlı hormon daha fazla salgılanır. Bu hormon da rahim içindeki dokunun daha da kalınlaşıp gelişmesini sağlar. Bunun amacı rahimi, döllenmiş yumurtanın yerleşmesine hazırlamaktır. Tüplerdeki yumurta spermle karşılaşır, döllenir ve rahime yerleşirse, adet kanaması olmaz. Döllenme olmazsa, rahim iç dokusunu geliştiren hormonlar salgılanmaz. Gelişmesi ve devamlılığı için gerekli hormon desteğinden yoksun kalan rahim içindeki doku, kanama ile dökülür. Kanama, gebelik için hazırlanmış rahim dokusu tamamen atılıncaya kadar devam eder.
Kadın Peryodu ve Adet Kanamasının Süresi
Adet kanamasının birinci günü, kadın peryodunun birinci günüdür. Gelecek kanamadan bir önceki gün ise son gündür. Bu sınırlarla adet peryodu kadınların %65’inde 28±3 gündür. Tüm kadınlar dikkate alındığında periyot 18 gün kadar kısa, 40 gün kadar uzun olabilmektedir.
Adet kanamasının süresi ise ortalama 5±2 gündür. Ancak herhangi bir hastalığa bağlı olmaksızın, daha kısa ve daha uzun kanama süreleri de görülmektedir.
Kadın peryodu genellikle aynı sürelerde devam etmekle beraber 1-2 günlük oynamalar da normaldir.
Ancak gün oynamalarının beş günü geçmesi seyrektir. Kanama müddeti de yine her kadın için belirli süre devam eder. Kadınlar ne zaman ne miktar kanamaları olacağını tahmin edebilirler.
Ergenlik dönemi başlangıcında, hem peryodun toplam süresi hem de kanama süresi düzensizdir. Keza menopoz öncesinde de adetler düzensizleşir.
Adet Kanamasının Miktarı
Ergenlik dönemi başlangıcında kanama azdır. Bazen bir kaç damla kadar olabilir. Bazı kızlarda adetlerden önce vaginal akıntılar görülebilmektedir. Bunlar adet ile karıştırılmamalıdır. Adetler düzene girdikten sonra, kanama miktarı genelde hep aynı olur. Kanamanın toplam miktarı ortalama 130 cc’dır. Ancak, normal kadınlarda kanama miktarı 13 cc kadar az, 300 cc kadar çok olabilmektedir. Kanama, 2. günde en fazladır. Kanama miktarı petlerle ölçülebilir. Petler ortalama olarak 20-30 cc kan emebilmektedir.
Adet Öncesi Rahatsızlık
Bazı kadınlarda adet kanamasından yaklaşık bir hafta önce başlayıp kanama olana kadar devam eden sinirlilik, huzursuzluk, baş ağrısı, göğüslerde hassasiyet, vücutta su tutulmasına bağlı ödem dediğimiz şişkinlik, kasıklarda ve karnın alt kısımlarında ağrılar gibi belirtiler görülebilmektedir. Şikayetler bazı kadınlarda, günlük hayatı etkileyecek kadar şiddetli olabilir.
Adet öncesi rahatsızlığa, hormonlardaki değişikliklerin sebep olduğu sanılmaktadır. Kesin bir tedavisi yoktur. Şikayetlere yönelik bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu dönemde ailenin veya eşin duygusal desteği gereklidir. Yemekte tuzun azaltılması, şekerli yiyecekler yerine bol proteinli diyet bazı kadınlarda fayda sağlamaktadır.
Adet Sırasında Ağrı
Adet sırasında bazı kadınlarda, karnın alt kısmında, kalçalara, sırta ve uyluklara yayılan ağrılar görülebilmektedir. Bu ağrılar kadınların %10’unda şiddetli olabilir.
Adet sırasındaki ağrılar iki tipte olmaktadır. Ağrıya sebep olabilecek hiçbir anormallik olmaksızın görülen birinci tip ağrı daha çok genç kızlarda söz konusudur. Bu tip ağrıya, kanama sırasında rahim kasılmalarının neden olduğu düşünülmektedir. Kanama konusundaki huzursuzluk ve korku, ergenlik dönemindeki kızlarda ağrıyı kolaylaştırıcı bir faktördür. Bazen ağrıyla beraber baş ağrısı, bulantı, kabızlık veya ishal, sık idrara çıkma görülebilmektedir. Bazı kızlarda da adet öncesi rahatsızlık, adet sırasındaki ağrı ile devam ederek, günlerin önemli kısmının sıkıntılarla geçmesine neden olur.
Genç kızlardaki, ağrılı adet şikayetleri yıllar geçtikçe azalır, genellikle hamilelikten sonra da ortadan kalkar. Tedavide gençlere, bedenlerinde bir anormallik olmadığı belirtilip olayın sebepleri açıklanmalı, böylece rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Karnın alt kısmına sıcak tatbiki ve bazı ağrı kesiciler de faydalı olabilir. Şiddetli durumlarda ilaçlar kullanılmaktadır.
İkinci tip adet ağrılarına rahim ve diğer komşu organlardaki hastalıklar sebep olmaktadır. Bu tip ağrıların önceden olmayıp daha sonradan ortaya çıkması karakteristiktir. Rahim ağzının daralması, bazı tümörler, kronik iltihabi hastalıklar ve endometriosis gibi bir çok hastalığın sebep olabildiği bu tip ağrılı adetlerde kadın doğum uzmanına danışılması gereklidir.
Adet Döneminde Temizlik
Adet dönemlerinde temizliğe her zamankinden daha fazla dikkat edilmelidir. Bu dönemde hem kanamanın neden olduğu kirlenme hem de rahim ağzında mikropların yukarı geçişini önleyen salgının yokluğu, enfeksiyonlara sebep olabilir. Özellikle tuvaletten sonra su, sabun ve temizlik kağıdı kullanılmalıdır.
Temizlik bir alışkanlıktır. Çocuklara küçük yaştan itibaren öğretilmezse, ergenlik döneminde öğretilmesi daha zordur. Kendini temizleyen, temiz hisseden kişilerde kendine güven duygusunun daha kolay kazanıldığı bilinmektedir.
Adet kanaması sırasında kullanılan bezler temiz olmalıdır. Günümüzde hazır pet ve tampon kullanımının yaygınlaşması, bezlerin oluşturduğu sakıncaları ortadan kaldırmıştır.
Vagina içine yerleştirilen tamponlar, daha rahat hareket imkanı sağlamak açısından avantajlıdır. Fakat tamponların uzun süre yerlerinde tutulmaları sakıncalıdır. Vaginal tamponlar, yüksek ateş, titreme, baş dönmesi, halsizlik, kendini kaybetme belirtileri ile ortaya çıkan ve bazen ölümcül olabilen toksik şok sendromu denen hastalığa neden olabilmektedir.
Tamponlar kullanılmak isteniyorsa,
· Geceleri çıkartılarak, pet ile değiştirilmelidir.
· Kızlık zarına zarar verebileceğinden bakire kızlar tarafından kullanılmamalıdır.
Adet sırasında kullanılan koku önleyici ve temizlik maddelerindeki kimyasal maddeler bazı kişilerde allerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir. Yeni kullanılmaya başlanan bir malzemeden sonra kaşıntı, kızarma, ödem gibi belirtiler ortaya çıkarsa allerjiden şüphelenilmelidir.
Adet sıvısı normalde kokusuzdur. Ancak iltihaplanma söz konusu olduğunda koku ortaya çıkar. Genelde temizliğine dikkat eden, tamponu veya peti zamanında değiştiren kadınlarda koku sorunu olmaması gerekir.
Adet Görmemek
Normal adet mekanizmasında rol oynayan hormonlardaki dengesizlikler, yumurtalık ve rahimdeki bazı hastalıklar adet bozukluklarına veya adet görmemeye neden olabilmektedir. Adet görmeme, ergenlikten itibaren olabildiği gibi, normal devam eden adetlerin kesilmesi şeklinde de görülebilir.
Adet görmeme, bazen hastalık belirtisi olmayıp fizyolojik hadiselere bağlı olabilir. Bunlardan önemlileri:
· Gebelik dönemi,
· Emzirme döneminin ilk zamanları,
· Menopozdan sonra.
Aşırı spor, egzersiz, diyet, stres gibi birçok dış faktör yumurtalamanın olmamasına, hormon dengesinin bozulmasına ve dolaylı olarak adet kanamalarının kesilmesine neden olabilmektedir. Bazı sporcuların güçlenmek için kullandıkları ilaçlar da adet bozukluğu yapabilmektedir.
Seyrek Adet Görme
Ergenlik çağının başlangıcında ve menopoza yakın dönemde adetlerin seyrek olması normaldir. Bu dönemler dışında, kadın periyodunun 40 günden uzun sürmemesi gerekir.
Kadın periyodu 40 günden uzun sürüyorsa ve ek olarak başka rahatsızlıklar veya üreme bozukluğu varsa nedeni araştırılmalıdır.
Sık Adet Görme
Periyodun 18 günden kısa olmasıdır. Sık adet görme durumunda, seyrek adette olduğu gibi nedene yönelik araştırmalar yapılmalıdır. Bazen hiçbir anormallik tespit edilmeyebilir.
Kanamanın Miktar ve Süresinin Fazlalığı
Adet kanamasının 7 günden, miktarının da 300 cc’den fazla olmaması gerekir. Kanama miktar ve süresinin fazlalığı, bünyesel olabildiği gibi bazı hastalıklardan dolayı da ortaya çıkabilir. Kadında kansızlığın önemli sebeplerinden biri adet kanamasının fazlalığıdır. Kanama miktarında fazlalığın bazı nedenleri şunlardır:
· Kan hastalıkları,
· Rahim içi araçlar,
· Rahim hastalıkları.
Anormal Vaginal Kanamalar
Adetin sık olması, kanamanın miktar ve süresinin çok olması, adet dışı zamanlarda kanama, ergenlikten önce ve menopozdan sonra görülen kanamalar anormaldir. Kadın üreme organlarının hastalıklarının ve kanserlerinin bazen tek belirtisi vaginal kanama olabilir. Bu nedenle kadınlar, olağan dışı her tür kanamalarını dikkate almak ve gerekli tetkikleri yaptırmak zorundadırlar.
DIŞ CİNSEL ORGANLAR
Kadın dış cinsel organları, vagina girişi, klitoris, büyük ve küçük dudaklardan oluşur. Vagina ve klitoris arasında idrar deliği, vaginanın arkasında ise anüs yer alır.
Vagina Girişi
Yanlarda büyük ve küçük dudaklar, önde klitoris ve idrar deliği, arkada anüs ile sınırlanmıştır.
Büyük ve Küçük Dudaklar
Büyük dudaklar, gelişim safhalarında, erkekteki torbaların karşılığıdır. Yağlı cilt altı dokusundan oluşan büyük dudakların renginde, ergenlikten sonra koyulaşma görülür. Büyük dudakların içinde salgı bezleri bulunur.
Küçük dudaklar, büyük dudakların iç kısmında bulunurlar ve vagina girişiyle devamlılık gösterirler. Küçük dudakların önde birleştiği yerde klitoris ve onun da üzerinde klitorise ait sünnet derisi mevcuttur. Küçük dudakların rengi daha koyudur. Cinsel uyarılma ile renklerindeki koyulaşma artar, kan ile dolarak daha belirgin hale gelirler.
Klitoris
Cinsel fonksiyonda çok önemli yeri olmasına rağmen, kadın cinsel organları arasında yapısı en az bilinenidir. Klitorisin, bir baş kısmı ve yanlarda, vagina girişinin yan kısımlarına doğru uzanan kol kısımları mevcuttur. Dışarıdan sadece baş kısmı görülür.
Klitoris dokusu, penisin baş kısmındaki dokuya benzer. İç yapısı süngerimsi bir dokudan oluşmuştur. Cinsel uyarılma sırasında kan dolaşımı artar, içinde biriken kan nedeniyle bir miktar şişme oluşur. Ancak dış zarı ince olduğundan, penisteki gibi sertlik oluşmaz.
Klitoris çok zengin bir sinir ağına sahiptir. Bu nedenle kadınlardaki cinsel uyarılma merkezlerinin en önemlilerinden birisidir.
İdrar Deliği ve Kanalı
Vaginanın ön kısmında, klitorisin arkasında bulunan idrar deliği, cinsel organlara çok yakın komşuluğu nedeniyle önem kazanmaktadır. İdrar kanalı, vaginanın ön duvarına bitişik olarak yukarıya doğru devam eder ve 4-5 cm’lik uzunluktan sonra mesaneyle birleşir.
İÇ CİNSEL ORGANLAR
Kadınlarda iç cinsel organlar vagina, rahim ve yumurtalıklardan oluşmaktadır.
Vagina
Vagina, yukarı doğru uzanarak rahim ağzı (serviks) ile birleşen yaklaşık 10 cm uzunluğunda bir kanaldır. Vagina duvarları normalde birbirine değecek şekilde durur.
Vaginanın ileri derecede esneyebilme özelliği mevcuttur. Bu sayede vagina, çocuğun doğumuna müsaade edecek kadar genişleyebilir. Vagina çevresinde gevşek ve elastiki dokuların olması da cinsel ilişkide rahatsızlık oluşmasını engeller.
Vagina duvarı enine deri kıvrımları ihtiva eder. Duvarı ve çevresi çok zengin kan dolaşımına sahiptir. Cinsel uyarılma ile bu bölgenin kan dolaşımı daha da artmaktadır.
Vagina İltihapları
Bazı mikroorganizmalar vaginanın iltihaplanmasına neden olabilmektedir. Vaginada iltihap oluşturan bazı mikroplar da cinsel yolla bulaşmaktadır. Kötü hijyen durumunda da vagina iltihaplanması kolaylaşmaktadır. Vagina iltihabında, vaginada akıntı, kaşıntı ve cinsel ilişki sırasında ağrı ortaya çıkar. Vagina iltihapları, iltihaplanmaya neden olan mikroba karşı etkili ilaçlarla tedavi edilebilmektedir.
Vagina Temizliği
Cinsel bölgenin dış temizliğine dikkat edildiğinde, vagina için özel bir temizliğe gerek yoktur. Normal şartlarda vagina salgıları, içindekileri dışarı atar ve vaginadaki asidik ortam hastalık yapıcı mikropların üremesine engel olur.
Vagina iltihaplanmalarına neden olan mikroplar sıcak ve nemli ortamlarda daha iyi ürerler. Bu nedenle sentetik, naylon çamaşırlar yerine, teri emen pamuklu çamaşırlar tercih edilmelidir.
Annelerin, küçük kızlarının cinsel bölgelerinin temizliğine dikkat etmeleri gerekir. Çocuk büyüdükçe temizlik alışkanlığı kazandırılmalıdır ve kendini nasıl temizleyeceği öğretilmelidir. Özellikle büyük tuvaletten sonraki temizleme işlemi önden arkaya doğru yapılarak, vaginanın kirlenmesi engellenmelidir.
Kızlık Zarı
Vagina girişinin hemen arkasında, kızlık zarı olarak adlandırılan ince bir deri zar bulunur. Zarın orta kısmında bir veya birkaç delik bulunur ki bu sayede adet kanının dışarı akması mümkün olur.
Kızlık zarı cinsel ilişkide yırtılır ve yerinde belli belirsiz artık dokular kalır. Kızlık zarı bekaretin sembolü olması yanında, genç kızlar için ilk ilişkide kanama ve ağrı endişelerine kaynaklık eder. Bu nedenle, üzerinde çok konuşulur ve bir çok soruyu akla getirir.
Rahim ve Tüpler
Rahim (uterus) ters duran armut şeklinde, yaklaşık 6-7 cm. uzunluğunda, duvarı oldukça kalın kas dokusundan oluşmuş bir organdır. Duvarındaki kalın kas yapısı nedeniyle iç boşluğu, dış hacmine göre çok küçüktür. Bu organ, içinde çocuğun büyümesine izin verecek kadar genişleyebilen bir doku özelliğine sahip olması nedeniyle de ilginçtir.
Rahimin iç boşluğu özel bir doku ile kaplıdır. Endometrium adlı bu doku, kadın periyodu boyunca, önce döllenmiş yumurtanın yerleşmesi için kalınlaşıp gelişmekte, döllenme olmayınca da adet kanaması ile dışarı atılmaktadır.
Rahimin ince olan alt kısmı vagina ile devamlılık gösterir. Rahimin vagina ile birleştiği bölgeye rahim ağzı (serviks) denir. Bu kısmın özel bir yapısı vardır. Normalde buradaki açıklık bir milimetre kadardır. Ancak, doğum sırasında çocuğun geçebileceği kadar genişler. Rahim ağzında mukus adı verilen jöle kıvamında bir salgı mevcuttur. Bu salgının çok önemli fonksiyonları vardır:
Rahimin geniş olan üst kısmının her iki yanında yaklaşık 10 cm. boyunda, dış çapı 0.5 cm. olan tüpler bulunur. Tüpler yumurtalık ile rahim boşluğu arasında yer alırlar ve yumurtanın iletiminden sorumludurlar. Tüplerin yumurtalık tarafındaki uçları eldiven parmağı gibi uzantılar gösterirler. Bu uç serbest olup yumurtaya yapışık değildir. Yumurtalıktan serbest kalan yumurtayı yakalayıp içine alır.
Rahim Kanseri
Menopozdan sonra vaginal kanama ile kendini belli eden, rahmin iç yüzeyini oluşturan dokudan kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Genellikle 50-70 yaşlarında ortaya çıkar. Hiç doğum yapmamışlarda daha sık görülmektedir.
Rahim Boynu Kanseri (Serviks Kanseri)
Rahimin boyun kısmında gelişen kanserler, en sık görülen kadın kanserlerinden biridir. Daha çok 40-55 yaşlarındaki kadınlarda görülür. Rahim boynu kanseri, cinsel ilişkiden sonra vaginal kanama, adetler arasında veya menopozdan sonra kanama ve vaginal akıntı gibi belirtiler verir.
Cinsel organ siğilleri, genital herpes denen uçuklar, erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak ve çok kişi ile cinsel ilişkide bulunmak rahim boynu kanseri için risk faktörleridir. Risk grubundakilere, kanser taramaları yapılmaktadır.
Rahim Boynu İltihapları (Servisit)
Rahim boynu iltihapları hafif vaginal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı, bazen ilişkiden sonra kanama belirtileri ile kendini belli eder. İltihaplanmaların bir kısmı cinsel yolla bulaşan mikroplarla oluşmaktadır.
Tüplerin İltihapları (Salpenjit)
Daha çok alt cinsel organlardaki mikropların yukarıya çıkması neticesinde meydana gelir. Tek başına tüplerden ziyade komşu bölgelerin iltihabıyla beraberdir. Alt karın bölgesinde ağrıya neden olur.
YUMURTALIKLAR
Karnın alt kısmında, rahimin ve mesanenin yan kısımlarında bulunan yumurtalıklar yaklaşık 3 cm. boyunda, yumurta şeklinde organlardır.
Yumurtalıklar, sessiz halde bekleyen olgunlaşmamış yumurta hücrelerine sahiptirler. Ergenlikten sonra bunlardan bir veya birkaçı her ay olgunlaşarak yumurtalama dediğimiz olayla serbest kalır.
Yumurtalıkların yumurtalama dışında, önemli bir diğer görevi hormon salgılamaktır. Östrojen ve progesteron adlı kadınlık hormonları buradan salgılanırlar.
GÖĞÜSLER
Göğüsler, ergende ve gençte cinsel duygularla, evlilikte cinsel uyarılma ve bebeğin beslenmesi ile, menopozdan sonra da hastalıkları ile hem erkek hem de kadınların gündeminde kalan organlardır.
Göğüslerin gelişimi ve daha sonraki fonksiyonları hormonların kontrolündedir. Periyodun kanamaya yakın ikinci dönemindeki hormonlar göğüslerdeki kan dolaşımını ve salgıyı arttırarak, göğüslerde hafif şişmeye ve hassasiyete neden olmaktadırlar. Bazı kadınlarda, adet öncesi göğüs hassasiyeti daha belirgindir. Bu değişiklikler ve hassasiyet adet kanamasıyla beraber ortadan kalkar.
Göğüsler Simetrik midir?
Normalde her iki göğüs birbirine benzer. Ancak, tüm detaylarıyla simetrik değillerdir. Göğüslerden biri diğerinden hafifçe büyük veya sarkık olabilir. Ancak göğüslerin görünümünde daha sonradan oluşan tüm değişiklikler anormal kabul edilip nedeni aranmalıdır. Çünkü, meme iltihaplarında, selim ve habis urlarda göğüslerin dış görünümü de değişebilmektedir.
Göğüslerin Sarkık Veya Dik Oluşu Neye Bağlıdır?
Doğum ve emzirmelerden sonra göğüslerde sarkıklık olması normaldir. Yağ dokusunun fazlalığı, daha erken yaşlarda sarkmaya neden olabilir. Düzenli spor yapmak ve formda kalmak göğüslerin görünümünü güzel yönde etkileyecektir.
Göğüslerin Büyüklüğünün Süt Vermekle İlgisi Var mıdır?
Memelerin büyüklüğünden ziyade içindeki süt üreten dokuların fonksiyonu önemlidir. Büyük olmasına rağmen az, küçük olmasına rağmen çok süt üreten memeler olabilmektedir. Bu nedenle meme büyüklüğü ile süt miktarı arasında ilgi kurulmamalıdır.
MENOPOZ
Kadınlarda, belli bir yaştan sonra aylık periyodların ortadan kalkması ve buna bağlı olarak adet kanamasının kesilmesi olayına menopoz adı verilmektedir. Kadının genel sağlık durumu ve kalıtsal özelliklerine bağlı olarak menopozun ortaya çıkış yaşı değişir. Ortalama 50-55 yaşlarında menopoz dönemi başlamaktadır.
Menopoz genellikle tedricen ortaya çıkar. Önce adetler düzensizleşir. Kanama miktarı bazen artar bazen azalır. Bu düzensiz adet dönemi yaklaşık 2 yıl devam eder. Daha sonra kanamalar tamamen kesilir.
Menopoz 40 yaşından önce, herhangi bir sebebe bağlı olmaksızın ortaya çıkarsa “erken menopoz”dan bahsedilir. Bu durum kalıtsal ve bünyesel nedenlerle ilgili olabilmektedir. Bazı kadınlarda da erken yaşlarda, yumurtalıkların alınmasını gerektiren ameliyatlardan sonra ya da radyasyon ve bazı ilaçlara bağlı yumurtalık hasarında erken yaşlarda menopoz gelişebilmektedir. Bu durum erken menopozdan farklıdır.
Menopozun sebebi:
Menopoz, yumurtalık fonksiyonlarının durmasına bağlıdır. Yaşla beraber yumurtalıklar, beyinden salgılanan hormonlara cevap vermemeye başlar ve yumurta olgunlaşamaz. Bunun neticesinde östrojen ve progesteron adlı hormonların kandaki seviyesi azalır. Bunun neticesinde de rahimdeki periyodik değişimler ve adet kanaması oluşmaz.
Menopoz belirti ve şikayetleri:
Menopoz, sessiz ve şikayetsiz olabilmesi yanında bazen de günlük yaşamı, genel sağlığı etkileyen önemli belirtilere ve şikayetlere neden olur:
· Sıcak basmaları ve terleme, kadınların %75’ini etkileyen rahatsızlıklardır. Genellikle bir yıldan az sürer. Bazen 3-5 yıla kadar uzayabilir.
· Yorgunluk, huzursuzluk, uykusuzluk ve sinirlilik, hem hormonların azalmasına hem de yaşlanma hissi ve kadınlık rolünün değiştiğini düşünmeye bağlıdır.
· Çarpıntı gibi kalple ilgili şikayetler sıklaşır.
· Hormonlardaki azalmaya bağlı olarak vagina duvarında incelme ve kuruluk meydana gelir. Bu durum hem vagina enfeksiyonlarına eğilimi arttırır hem de cinsel fonksiyonlarda aksamaya neden olabilir.
· Menopozda mesane ve idrar yollarında enfeksiyonlar daha kolaylıkla meydana gelir. Bunlara bağlı olarak sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma ve ağrı gibi şikayetler ortaya çıkar. Keza bu dönemde idrar kaçırma problemleri ile daha fazla karşılaşılır. Bu durum ise hormon azlığı yanında alt karın organlarının adale ve bağlarının gevşemesi ile de ilgilidir.
· Bulantı, gaz şikayetleri, hazımsızlık, kabızlık veya ishal görülebilir.
· Osteoporoz adı verilen, kemiklerin yoğunluğunun ve direncinin azalması menopozdaki kadınların en önemli sağlık problemini oluşturur. Fiziksel aktivitenin azlığı kemiklerdeki problemi ağırlaştırır. Sonuçta, kemiklerin zayıflaması ile ufak travmalar bile kırıklara neden olabilir.